Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | kısa süreli | fleeting adj. | ||
What is happening in Madagascar is something much more serious which warrants much more than fleeting attention. Madagaskar'da yaşananlar ise çok daha ciddi ve kısa süreli bir ilgiden çok daha fazlasını gerektiriyor. More Sentences |
||||
General | kısa süreli | short-term adj. | ||
There should also be a guarantee against at least short-term dismissal. En azından kısa süreli işten çıkarmalara karşı da bir güvence olmalı. More Sentences |
||||
General | kısa süreli | brief adj. | ||
In this brief time I would like to make two points, both in relation to veterinary medicines. Bu kısa süre içerisinde, her ikisi de veteriner ilaçlarıyla ilgili olmak üzere iki noktaya değinmek istiyorum. More Sentences |
||||
General | kısa süreli | ephemerae n. | ||
General | kısa süreli | transient adj. | ||
General | kısa süreli | volatile adj. | ||
General | kısa süreli | flying adj. | ||
General | kısa süreli | short-dated adj. | ||
General | kısa süreli | brittle adj. | ||
General | kısa süreli | momental [obsolete] adj. | ||
General | kısa süreli | instant adj. | ||
General | kısa süreli | short-breathed adj. | ||
General | kısa süreli | short-haul adj. | ||
General | kısa süreli | short-stay adj. | ||
General | kısa süreli | transiently adv. | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | kısa süreli | a moment or two expr. | ||
Politics | ||||
Politics | kısa süreli | shortdated adj. | ||
Technical | ||||
Technical | kısa süreli | part-time adj. | ||
Computer | ||||
Computer | kısa süreli | short-time adj. | ||
Informatics | ||||
Informatics | kısa süreli | short-time n. | ||
Food Engineering | ||||
Food Engineering | kısa süreli | transient adj. | ||
Archaic | ||||
Archaic | kısa süreli | posting adj. |